top of page
Ara

Fark Et! Önleyici Eğitim Programı Üçüncü Oturum

  • Yazarın fotoğrafı: farketegitimprogrami
    farketegitimprogrami
  • 6 Kas 2022
  • 6 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 25 Kas 2022

  1. Güvenli ve Güvensiz Bağlanma Örnekleri-Ne Yapılabilir?


Bireyler bağlanma stilinin ne olduğunu fark etmelidir. Bağlanma stilinin ne olduğunu fark eden bireyler başkaları ile bağ kurarken bu noktada kendilerini ve ilişkilerini olumsuz etkileyen durumları fark edebilir hale gelebilecektir. Bağlanmaktan kaçınma veya duygusal olarak bağımlı hale gelme gibi durumların nedenlerini keşfetmek için psikolojik bir destek de alınmalıdır. Uzman yardımıyla doğru bir plan ve yol çizilmelidir. Amaç kazanılmış güvenli bağlanma stilini kazanmaktır. Bireylerin kendilerine ve çevrelerine karşı edinilmiş olumsuz yargılar keşfedilmelidir. Bu olumsuz yargılar üzerinde çalışmalar yapılarak bireylerin kendileriyle ve çevreleriyle ilgili doğru yargılar oluşturulmasına yardım edilmelidir.


•Örneğin kaygılı bağlanma stilinde bireylerin kendilerine verdikleri değeri arttırmaya yönelik çalışmalar yapılabilir.

•Bir diğer örnek olarak kaçınan bağlanma stilinde ise bireyin çevreye karşı olumlu algıları arttırılabilir.


2. Toplumsal Algılar ve Sınırlar


•Flört şiddeti dünyada oldukça yaygın bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bazı ülkelerde daha fazla görülmesinin sonucu ise şiddetin ülkelerin ya da bölgelerin sosyoekonomik düzeyi, kültürel yapısı ve toplumsal normları ile ilişkili olmasından ya da araştırmalarda şiddetin sorgulanma biçimindeki farklılıklardan kaynaklanıyor olabilir. Bu da bizleri toplumsal algıların flört şiddetine olan etkisine götürüyor.


•Cinsiyet tanımı, erkeğin ve kadının fiziksel ve biyolojik olarak sahip olduğu özellikleri belirtmek için kullanılırken, toplumsal cinsiyet kavramı ise kadının ve erkeğin toplumsal olarak standardize edilmiş kişilik özelliklerini, rol ve sorumluluklarını belirtmektedir (Vefikuluçay, Zeyneloğlu, Eroğlu& Taşkın, 2007). Kısacası insanlar kadın ve erkek olarak dünyaya gelirken yetiştirilen toplumun cinsiyetlere yüklediği rollerle birlikte toplumsal cinsiyet rolleri kazanırlar.


•Özellikle geleneksel toplumlara bakıldığında kadınlara kişilerarası duyarlılık, alçakgönüllülük, kibarlık ve sosyallik gibi özelliklere sahip olmaları önerilmekte, erkeklere ise girişkenlik, güç ve kendine güven gibi özellikler atfedilmektedir ve kadınlardan beklenen ve kadınsı özellikler (feminen), duygusallık, bakım vericilik, başkalarının ihtiyaçlarına duyarlı olma, bağımlılık gibi özelliklerken; erkeklerden beklenen ve erkeksi olarak nitelenen özellikler (maskülen) ise başarılı olma, duygularını gizleme, bağımsız olma, dışarıda çalışma gibi özelliklerdir. Diğer bir deyişle kadınsılık, ev içinde bakım verici, ilgi gösterici olma ile ilgili özellikleri, erkeksilik ise iş dünyasında rekabetçi ve başarı yönelimli olma ile ilgili özellikleri kapsamaktadır (Dökmen, 2012).


•Toplumsal cinsiyet açısından geleneksel bakış açısına sahip olma, kızlar ve erkekler arasında ataerkil toplum yapısından kaynaklanan asimetrik güç ilişkisi ve şiddetin normal bir davranış olarak algılanması ve kabul edilmesi gösterilmektedir ve yarattığı görünmez yüklerle birçok eşitsizliğe yol açan toplumsal cinsiyet, bebeklikten itibaren günlük yaşantımızın çok önemli bir parçası olmakta dolayısıyla yaşantımızı şekillendirmektedir (Avcı, Mercan, Selçuk, 2018). Bu da flört şiddetini besleyen bir diğer faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.


3. Olumsuz Toplumsal Algıların Nedenleri Nelerdir?


•Toplumda erkeklerin her zaman güç ve iktidar sahibi olduğu düşüncesi, kadının her alanda erkeğe göre düşük statüde görülmesi ve erkeğe bağımlı kılınması ataerkil bir topluma işaret eder ve flört şiddetinin de kaynağıdır (Aslan ve Ark., 2008).

•İlişkilerdeki denetleyici ve baskıcı tutumları, partnerinin görüştüğü kişilere karışmayı, gün içinde yaptığı her şeyden haberdar olmak istemeyi, partnerinin davranışlarını kısıtlamayı, sahiplenme, kıskançlık, koruma içgüdüsü gibi davranışları feminist kuramda vurgulanan egemenlik mücadelesi çerçevesinde açıklamak mümkündür.

•Özellikle genç bireyler arasında var olan “kötü de olsa bir ilişki hiç ilişki yaşamamış olmaktan iyidir” ya da “yaşadıklarımı anlatırsam başkaları tarafından yargılanabilirim”, “şiddetin yaşanmasına ben sebep oldum” gibi (Sünetci, Say, Gümüştepe, Enginkaya, Yıldızdoğan, Yalçın, 2016) yanlış inanışlar bireylerin hem şiddet algılarını hem de şiddete maruz kalmaları durumunda bunu paylaşabilmelerini oldukça etkilemektedir. (Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, 2017)

•Bu noktada bireylerin yaşadıklarından dolayı yargılanmadan, suçlanmadan, şiddetin sebebi olarak görülmeden dinlenebileceklerini bilmeleri güçlendirici olacaktır. Herkesin suçlu hissetmeden hayır diyebilme hakkına sahip olduğunun farkında olması ve kişisel sınırlara saygılı hareket etmenin ilişki için önemli olduğunun önem arz ettiğini vurgulamak gerekir.


4. Toplumsal Mitler Nelerdir?


•Toplumların kendi dinamikleri içerisinde şiddet hakkında birçok yanlış inanç mevcuttur ve bu inançlar veya mitler, gerçek gibi kabul edilerek şiddet kavramının bireyler arasında meşrulaşmasına ve kabul edilmesine neden olmaktadır (Sırım, 2021).


Aşağıdaki tabloda toplumsal bazı mitler bulunmaktadır.

5. Olumsuz Toplumsal Algılar ve Risk Faktörleri Nelerdir?


•Türkiye’de toplumsal cinsiyet açısından geleneksel bakış açısına sahip olma önemli bir sorun olarak ele alınmakta, kadın ve erkek arasındaki eşitsizliklerin ve şiddetin temel kaynaklarından biri olarak kabul edilmektedir.


Her toplumun erkekten beklediği davranışlar farklı olabildiği gibi, aynı toplum içinde zamana ve yere göre de erkekten beklenen davranışlar farklılık göstermektedir. Erkekliğin bir sosyalleşme süreci ile kazanıldığı düşünüldüğünde, erkekliğin verilmiş bir kimlik olmaktan öte, erkeklerin topluma ve kültüre göre vermiş olduğu çabalar sonucu kazanılmış bir kimliktir. Bu geleneksel toplumları düşündüğümüzde ‘’erkek’’ kavramının otorite özdeşleştirildiğini göstermesiyle örnek olabilir (Demren, 2008; Türkoğlu, 2013; Doğan, 2018). Toplumların erkeklerden beklediği davranışlar aslında olumsuz toplumsal algıların bir yansıması olarak değerlendirilmektedir ve risk faktörü olarak ortaya çıkmaktadır.


•Toplumsallaşma süreci içinde kazanılan erkeklik, erkeğin üstlenmiş olduğu rollerden herhangi birine zarar gelmesi sonucu kaybedilebilmektedir ve erkekler, erkekliklerine yönelik bu gibi bir tehdit algıladıklarında, bu tehdidi toplumsal olarak öğrendiklerinin gerekliliklerinden olan şiddet ve saldırganlık ile aşmaya çalışmaktadırlar (Türkoğlu, 2013; Doğan, 2018). Erkekler kendilerini korumak ve atfedilen "erkekliklerinin" zarar görmemesi için otorite oluşturmak adına şiddete başvurmaktadır ve bu durum toplum tarafından normalleştirildiğinde risk faktörü oluşmaktadır.


Aile ortamında, evini geçindiren ve tehlikelere karşı koruyan bir figür olarak saygı gören erkekler, toplumsal yaşamda herhangi bir alanda diğer erkeklerden daha geri bir konumda kaldıklarında, oluşan bu statü uyuşmazlığını ve bununla beraber var olan gerginliği, yine bir erkeklik göstergesi olarak görülen şiddet ile çözüp dengeye ulaşmaya çalışmaktadırlar. (Gelles ve Strauss, 1988; Doğan, 2018).


Erken yaşta flörte başlayıp cinsel deneyime girme, geçmiş yaşantısında aile içinde şiddete tanıklık etme ve maruz kalma, ataerkil sistemin bir gereği olarak erkek şiddetini kabullenme gibi etkenler flört şiddetini artırırken erkeklik ve kadınlık iki zıt karakter olarak görülür. Bu durum olumsuz toplumsal algıların bir sonucu olarak dikkat çekmektedir (Sünetçi ve Ark., 2016). Erkek ve kadının iki zıt karakter olarak görülmesi ve bu duruma yönelik olarak toplum tarafından özelliklerin atfedilmesi eşitsizliği doğuran en önemli nedenlerden biridir.


6. Toplumsal Algıların Flört Şiddetine Yansıması Nasıldır?


•Kadınlardan erkeğe uymaları, naz yapmaları, cinselliğe hayır demeleri ve estetik anlayışları nedeniyle erkeklerin giyinme tarzlarına müdahale etmeleri beklenebilir. Kız arkadaşlarının kıyafetlerine karışmaları, sayısız konuda kontrolü ellerinde tutmaya uğraşmaları ve ilişkilerinde daha girişkenlik göstermeleri de erkeklerden beklenenler arasındadır. Bu beklenenler de toplumun bireylere dayattığı algılardan meydana gelmektedir.


•Yaygın şekilde görülen romantik ilişkilerle ilgili kalıp yargılar, romantik ilişkilerde erkeğin etkin, baskın, karar verici rolleri üstlenmesi, kadınların ise itaat eden, uyum gösteren taraf olması şeklinde görülmektedir.


•Geleneksel flört senaryosuna göre, erkek proaktiftir ve kadın reaktif rolü üstlenir. Erkeklerin randevuları başlatması, planlaması ve ödemesi ve cinsel teması başlatması beklenir. Öte taraftan, kadınların çekici olması, sohbeti kolaylaştırması ve cinsel aktiviteyi sınırlaması gerekir (Eaton ve Rose, 2011; Sakallı ve Curun, 2001). Bu gibi romantik ilişki kalıp yargıları hakkında kişiler belli tutumlara sahip olurlar (Sakallı ve Curun, 2001).


•Ayrıca romantik ilişki kalıp yargıları incelendiğinde, “Kadın eşinden dayak yiyorsa bu durumu saklamalıdır.” ve “Kadın hak ediyorsa erkeğin şiddet uygulaması normaldir.” şeklinde kalıp yargıların mevcut olduğu görülmektedir. ‘’Erkekler kadınlardan daha akıllıdır.’’, ‘’İtaat etmeyen kadına şiddet normaldir.’’ gibi yargılar da flört şiddetini kolaylaştırmaktadır (Kemaloğlu, 2021).


•Erkeklerin flört şiddetine uğradığının örnekleri de görülmektedir.


7. Toplumsal Algılar ve Flört Şiddeti Arasındaki İlişki Konusunda Neler Yapılabilir?


•Kadına yönelik şiddette olduğu gibi flört şiddetiyle mücadelede de toplumsal cinsiyet açısından eşitlikçi normların geliştirilmesine yönelik cinsiyet eşitliğini savunan çalışmalar yapılmalıdır.


•Üniversitelerin tüm bölümlerinde toplumsal cinsiyet, cinsiyet kalıpları, cinsiyete dayalı iş bölümü, cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılık, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet başlıklarını içeren bir ders öğrencilerin müfredatına eklenmelidir.


•Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokul ve ilkokul düzeyinde de toplumsal cinsiyet eşitliği ve flört şiddeti konularında bilgilendirme çalışmaları, seminerler, eğitim programları uygulanmalıdır.


•Ergenlerin, cinsiyet rollerine ve sosyal eşitlik normlarına ilişkin tutumları biyolojik farklılıklardan çok, toplumsal cinsiyet normları üzerindeki kültürel dayatmadan, toplumun kadın ve erkek olarak onları nasıl gördüğünden, nasıl davranmalarını beklediğinden etkilenmektedir (Özan, Miman, Güvercin, Uyanıker, 2020).


Toplumsal Algıların Flört Şiddetine Yanmasıyla İlgili Örnekler (Özkan, 2019):



8. Toplumsal Algılarla İlgili Sınır İhlalleri Örnekleri Nelerdir (Özkan, 2019)?









Kaynakça:


Vefikuluçay A. D. , Zeyneloğlu A. S. , Eroğlu P. K. , Taşkın P. L. Kafkas Üniversitesi Son Sınıf Öğrencilerinin Toplumsal Cinsiyet Rollerine İlişkin Bakış Açıları. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi. 2007; 14(2): 26-38


Dökmen, Z. (2012). Toplumsal cinsiyet. İstanbul: Remzi Kitabevi.


Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği


Sakallı, N. & Curun, F. (2012). ROMANTİK İLİŞKİLERLE İLGİLİ KALIPYARGILARA KARŞI TUTUMLAR . Psikoloji Çalışmaları , 22 (0) , 31-45.


Ünüvar, C. M. (2022). Genç Yetişkinlerin Flört Şiddetinde Cinsel Mitler, Özgüven ve Yaşam Doyumunun Yordayıcı Rolü. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Kent Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü.


Sırım, M. (2021). GENÇ YETİŞKİNLERDE FLÖRT ŞİDDETİ MAĞDURİYETİ İLE YAŞAM DOYUMU ARASINDAKİ İLİŞKİDE BİLİŞSEL ÇARPITMALARIN ARACI ROLÜNÜN İNCELENMESİ (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Kent Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü.


Özkan, M. (2019). Flört Şiddetini Önlemeye Yönelik Sivil Toplum Çalışmalarına Dair Bir Değerlendirme: Flört Şiddeti Deneyimlerinden Öneriler (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.


Aslan, D., Vefikuluçay, D., Zeyneloğlu, S., Erdost, T., & Temel, F. (2008). Ankara'da İki Hemşirelik Yüksekokulunun Birinci ve Dördüncü Sınıflarından Okuyan Öğrencilerinin Flört Şiddetine Maruz Kalma, Flört İlişkilerinde Şiddet Uygulama Durumlarının ve Bu Konudaki Görüşlerinin Saptanması Araştırması. Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma Merkezi.


Sünetçi, B., Say, A., Gümüştepe, B., Enginkaya, B., Yıldızdoğan, Ç., Yalçın, M. (2016). Üniversite öğrencilerinin flört şiddeti algıları üzerine bir araştırma. Ufkun Ötesi Bilim Dergisi, 16 (1), 56-83.


Kemaloğlu, S. (2021). ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ROMANTİK İLİŞKİLERİNDEKİ DUYGUSAL İSTİSMAR, KİŞİLER ARASI BAĞIMLILIK VE ROMANTİK İLİŞKİ KALIP YARGILARI ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN İNCELENMESİ. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Maltepe Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü.


Özan, S., Miman, Ö., Güvercin, H. C., Uyanıker, D. Z. (2020). Yapılandırılmış Bi̇r Eği̇ti̇m Modülünün, Tıp Fakültesi̇ Öğrenci̇leri̇ni̇n Toplumsal Ci̇nsi̇yet ve Flört Şi̇ddeti̇ne Yöneli̇k Algı ve Tutumlarına Etkisi. Tıp Eğitim Dünyası Dergisi, 58, 24-41.


Doğan, S. (2018). ERKEKLİK ROLLERİNİ KABULLENMENİN VE ERKEKLİĞE YÖNELİK TEHDİT ALGISININ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN FLÖRT ŞİDDETİNE YÖNELİK TUTUMLARI İLE İLİŞKİSİ. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Gaziantep Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.












 
 
 

Comments


bottom of page