Fark Et! Önleyici Eğitim Programı İkinci Oturum
- farketegitimprogrami
- 6 Kas 2022
- 7 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Kas 2022
Flört Şiddetinin Nedenleri ve Flört Şiddetini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Yaşamın erken dönemindeki aile süreçleri, çocukluk döneminde kötü muamele görmek flört şiddetini etkileyen faktörlerden biridir. Yapılan bir çalışmaya göre de aile içi şiddete maruz kalan genç kadınların flört ilişkisinde şiddet uygulama ya da şiddete maruz kalma olasılıklarının daha yüksek olduğu belirtilmiştir (Choi ve Temple 2016; Terzioğlu ve Yıldırım, 2018).
Kişilerin eğitim durumu ve sosyoekonomik düzeyi, kadınların finansal bağımsızlığının olması bazı durumlarda koruyucu bir faktör olmaktadır ancak bazı durumlarda partnerinin çalışmayıp kadının çalışıyor olması risk faktörü olarak da değerlendirilmektedir. Eğer partnerler arasında ekonomik bir eşitsizlik söz konusu ise şiddet ortaya çıkma ihtimali artmaktadır. Toplumsal bakış açıları da flört şiddetini etkileyen bir diğer etken olarak sayılmaktadır.
Flört şiddeti ile ilgili önceki deneyimler, aşırı alkol kullanımı, toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kalıp yargılar, benlik saygısı, düşük sosyal desteğe sahip olmak, cinsiyet flört şiddetini etkileyen faktörler kapsamında yer almaktadır. Bireylerin ilişkilerinin süresinin uzaması ve ciddiyet kazanması ile şiddet mağduru olma olasılıkları artmakta iken; ilişkilerini bağımsız yaşamaları ile azalmaktadır (Yıldırım ve Terzioğlu, 2018). Güvensiz bağlanma stillerine sahip olan bireylerin daha fazla şiddet davranışında bulunması daha olası görünmektedir.
2. Flört Şiddetinin Sonuçları Nelerdir?
Flört şiddeti, yaygın olarak fiziksel ve psikolojik sağlığı olumsuz yönde etkilemesi nedeni ile toplumun önemli problemlerinden biri olma özelliğini taşımaktadır. Depresyon, flört şiddetinin çok yaygın olarak ortaya çıkan bir sonucudur (Öztürk Can ve Çakır Koçak, 2019). Yalnızca depresyon değil diğer ruhsal hastalıkların da önemli bir sebebi olarak görülebilmekle birlikte somatik rahatsızlıklara da sebebiyet verebilmektedir.
Genç kadınların eğitim ortamından uzak kalma, intihar girişimi, psikolojik destek ya da aile desteği alma ihtiyacının ortaya çıktığı belirtilmiştir ve anksiyete, depresyon, intihar düşüncesi de bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır (Öztürk Can ve Çakır Koçak, 2019).
3. Flört Şiddetinin İlişkilere Etkileri Nelerdir?
•İletişim zedelenir, birbirini dinlemezler, söz kesmeler, hakaretler oluşur.
•Saygı yok olur, partnerin kişiliğine isteklerine saygı göstermez.
•Güvensiz bir ilişki, daima birbirini sorgulama, inanmama, kanıt isteme gibi durumlar ortaya çıkar.
•İlişkide eşitlikten ziyade bir tarafın hakimiyeti söz konusudur.
•Sosyal kısıtlamalar başlar, bireysel alana önem verilmez.
•Partnerlerden biri daima suçluluk hisseder, özsaygısı düşer.
•İlişkiyi bitirme konusunda problem yaşarlar.
4. Neden Flört Şiddetine Rağmen Bireyler İlişkiye Devam Eder?
Korku; partnerin kendine ya da partnere zarar vereceğinden korkmak, tehdit, fiziksel şiddet ilişkiye devam etmenin nedenlerinden biridir. Yargılanma ya da suçlanma kaygısı, bireyin kendisine inanılmayacağının düşünülmesi, ailesine ya da çevresine karşı etiketlemenin yapılacağı endişesi, normalleştirmek ve ilişkideki sevgi (şiddeti sevgi ifadesi olarak görmek), değişeceğine inanmak, yaşananları yok saymak, kabullenip ilişkiye devam etmek ve nasıl başa çıkacağını bilmemek flört şiddetine rağmen bireylerin ilişkiye devam etmesinin başlıca sebeplerindendir. Flört şiddeti hakkında bilgi sahibi olmamak flört şiddetinde bireylerin ilişkiye devam etmelerine yönelik ilk sebeplerden biri olarak sayılmaktadır.
5. Flört Şiddetini Önleme ve Baş Etme
İlişkideki tartışmalarda önemli olan yapıcı ve zarar vermeden tartışmayı yürütmektir. İlişkilerde kavgaların normalliğini kabullenmek gerekmektedir. Çatışların çözülmesine yönelik motivasyon sağlanmalıdır. Aynı zamanda bireylerin farklılıklarını da kabul etmesi olumlu etki etmektedir.
İlişkideki çatışmaları verimli hale getirmek;

Yakın ilişkilerde ortaya çıkan flört şiddetinin önlenmesi için alınması gereken tedbirler şiddeti ortaya çıkaran nedenler ile doğru orantılı olmalıdır. Nedeni ortadan kaldırmak ya da etkisini azaltmak, sonuçlar üzerinde de farklılık yaratacaktır. Güvenilen bir kişiyle durumu paylaşmak ve destek almak en önemli nokta olarak görülmektedir.
Nereye gidileceği ve ne zaman dönüleceği mutlaka üçüncü kişilere bildirilmelidir. Kişi buluşmaya kendi aracıyla gitmelidir. Kişi yanında mutlaka nakit para taşımalıdır. İlk buluşmada yalnız kalmak yerine, halka açık mekânlarda buluşmalıdır. Eğer istenmeyen bir durum varsa “Hayır” denilebilmelidir. İçgüdülere güvenmek (kötü bir his oluşturan durum varlığında ve ters giden bir durum olduğunda ortamdan uzaklaşmak) gerekmektedir (Mıhçıokur ve Akın, 2015).
Bireyler, flört şiddeti konusunda bilgilendirilmelidir ve bu bilgilendirmeye yönelik eğitim programları hazırlanmalıdır. Şiddet varlığında resmi kurumlardan destek almak - Telefon-acil yardım hatları [Polis (155), Jandarma (156), Alo 183 (Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Destek Hattı), Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı (0212 656 96 96 ve 0549 656 96 96)] - Sağlık kurumları (Acil servisler, bireylere en yakın sağlık kurumları) - Cumhuriyet savcılığı - Adli yardım kurumları (Barolar) - Sivil Toplum Kuruluşları (Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, Mor Çatı gibi) - Kadın danışma merkezleri gerekmektedir (Kadının İnsan Hakları ve Yeni Çözümler Derneği).
6. Partnerler Arası Flört Şiddeti
Yapılan çeşitli çalışmalarda flört şiddetinin bireylerin birbiri üzerinde kontrol kurma isteğine dayandığı ve birbirlerinin haklarına saygı göstermemeleri sonucunda ortaya çıktığı göz önünde bulundurulmalıdır. Finley’e göre flört şiddeti, genel olarak çok fazla fark edilmeden başlamaktadır. Bireyler partnerlerinin ilgisini ve kıskançlığını aşk ile karıştırmakta ve ilk başlarda partnerlerinin davranışlarını kontrol etme, giydiğine, kiminle görüştüğüne, nereye gittiğine karışma şeklinde başlayan tutum ve davranışların, ilerleyen zamanlarda partner üzerinde güç ve kontrol sahibi olmak amaçlı taciz ve şiddete dönüştüğü belirtilmektedir (Türk, Hamzaoğlu, Yayak, 2020).

Toplumsal cinsiyet temelli şiddeti değerlendirdiğimizde, kadına ve erkeğe toplum tarafından yüklenen rol ve sorumlulukların farklılaşması ve bu yapıyla birlikte erkeğin güç, iktidar, kontrol kadının ise zayıflık, naiflik, boyun eğme, itaat davranışları ile ilişkilendirilmesi şiddeti var eden en önemli sebeplerdendir.
Şiddetin genel olarak erkeklere özgü davranış olduğu konusundaki yaygın algıya rağmen, şiddetin iki yönlü olduğu ilişkilerde, bir bireyin hem saldırgan, hem de kurban olma olasılığının yüksek olduğundan da bahsedilmektedir. Kadınların genelde fiziksel ve cinsel şiddete uğrarken, erkeklerin sözel, duygusal, tehdit etme ve eşyalarına zarar verme şeklinde şiddete maruz kaldıkları belirtilmektedir.
7. Flört Şiddeti Yaygınlığı
Flört şiddeti; hem ülkemizde hem dünyada son yıllarda daha sık araştırılan bir konu hâline gelmiştir. Flört şiddeti en sık, 16-30 yaşlar arasında görülmekte ve yoğunlukla üniversite yıllarında yaşanmaktadır.

Dünya genelindeki araştırmalara bakıldığında, kadınların %20-40 oranlarında fiziksel ve cinsel flört şiddetine, %90’a kadar varan oranlarda da psikolojik şiddete maruz kaldıkları belirtilmektedir ve “Council of Europe” verilerine göre, yaşamları boyunca her 4 kadından 1’inin, herhangi bir yılda da kadınların %6- 10’unun flört şiddeti mağduriyeti yaşadığı ortaya konulmuştur. Başka bir araştırmaya göre erkeklere bakıldığında ise yaşamları boyunca 4 erkekten 1’inin flört şiddeti mağduriyeti yaşadığı belirtilmiştir (Türk, Hamzaoğlu, Yayak, 2020).
Türkiye verilerinde %11.0-45.8 arasında değiştiği bildirilmiştir ve yaygınlık oranlarının genç kadınlarda genç erkeklere göre daha fazla ve genç kızlara göre genç kadınlarda daha sık olduğu bildirilmiştir (Türk, Hamzaoğlu, Yayak, 2020).
8. Bağlanma ve Flört Şiddeti
Bağlanma kuramı kapsamında ele alındığında ilk olarak Bowbly’nin ele aldığı bağlanma birey ve bireye bakım veren arasındaki kurulan ilişkiye, duygusal bağa dayanmaktadır. Bireylerin erken dönemlerde yaşadığı bu bağlanma ileride kurulacak ilişkilerle birlikte bireyin kişilik özelliklerine de etki etmektedir. Bebeklik döneminde kurulan bağlanma eğer olumlu bir yöndeyse bebeklerde güven duygusu oluşur. Bu güven duygusunun getirisi olarak da ileride sağlıklı ilişkiler kurmak yönünde ilk adım atılmış olur.

Yaşamın ilk üç yılı bağlanma için yüksek önem taşımaktadır. Bu dönemde bireylerin yaşadıkları travmalar bağlanma stillerini etkileyebilmektedir. Boşanma, bakım verenden ayrılma, bakım verenin kaybı, ihmal ve istismara uğrama gibi nedenler ilerideki dönemlerdeki bağlanmayı olumsuz etkilemektedir. Bu dönemde bireylerde oluşması gereken güven oluşmamakta ve bireyler genellikle güvensiz bir bağlanma sergileyemeye başlamaktadır.
Bireyin bağlanma stili aynı zamanda benlik kavramını da etkilemektedir. Bireyler güvenli bir bağlanma sergilediklerinde kendileriyle daha barışık ve kendilerine yönelik daha kabulkar olmaktadırlar. Ancak güvensiz bir bağlanma stiline sahip olan bireyler normalden daha düşük bir benlik algısına sahiptir.
9. Bağlanmayı Etkileyen Faktörler Nelerdir?
•Bakım verenle kurulan ilişkiyle birlikte bireyler zaman geçtikçe bağlanma davranışı gerçekleştirmeye devam etmektedir. Aile ilişkileriyle birlikte gelişen bağlanma, okulun başlamasıyla birlikte öğretmen ve akranlarla gelişmeye devam etmektedir.
•Ergenlik döneminde ise akran ilişkilerinin bağlanma açısından önemi artmakla birlikte karşı cinse yönelik bir bağlanma ihtiyacı başlamaktadır. Ergenlikten sonra da devam eden bu bağlanma ihtiyacı olumlu bir şekilde karşılandığında bireyler sağlıklı ve güvenli bir bağlanma oluşturmuş olmaktadır.
•Ayrılık tehlikesi ya da herhangi bir tehdit bireyin bağlanma ihtiyacını tetiklemektedir (Vergili, 2018). Yakınlık, duygusal ihtiyaçlar ve yalnızlık korkusu bağlanma ihtiyacını doğurmaktadır. Bireyler eğer bu ihtiyaçlarının karşılanmadığı bir ilişki içindelerse değersizlik, yaşama karşı olumsuz beklentiler ve sağlıksız ilişkiler kurma gibi davranışlar geliştirebilmektedir.
10. Bağlanma Stilleri Nelerdir?
a. GÜVENLİ BAĞLANMA (az yakınlık korkusu-az terk edilme korkusu): Güvenli bağlanan bireyler kendilerini ve karşılarındaki kişilere değer vermektedir. Kaygı ve korkudan uzak bir ilişki yürütmektedir. Genellikle uzun süreli bir ilişki kurmaktadırlar. Cinsel olarak da kendilerini bağlı hissettikleri partneriyle ilişki kurmaktan haz duymaktadırlar. Yakın ve içten ilişkiler kurmaktadırlar. İlişkilerindeki çatışmalarda daha yapıcı çözümler bulabilirler. Özsaygıları yüksektir. İlişkilerinde duyarlı, empatik ve nazik davranışlar göstermektedirler.
Örnek olarak; Sevim ve Ali yaşadıkları bir tartışmadan dolayı sessiz bir şekilde yan yana oturmaktadırlar. Ali tartışmaya neden olan konuyla ilgili kendi fikrini ifade ettikten sonra Sevim’in bu konu hakkında ne düşündüğünü sorar. Sevim ise Ali’nin tam tersi olan düşüncesini dile getirdikten sonra aralarında ortak bir karara varmaya çalışırlar.
b.KAÇINAN BAĞLANMA (çok yakınlık korkusu-az terk edilme korkusu): Bu tarz bağlanan bireyler kendilerini daha değerli hissederken karşısındaki kişiye değer vermekten kaçınmaktadırlar. Karşısındaki bireylere güvensiz yaklaşmaktadırlar. Bireyler genellikle ilişkilerinde karışık mesaj vermektedir. Yakınlıktan korkan ve yakınlık kurmaktan uzaklaşan bir yapıları vardır. Özerkliği ilişkiye kıyasla daha üstün tutmaktadırlar. Duygusal ve fiziksel olarak partnerlerini kendilerinden uzaklaştırmaktadırlar. Bunun nedeni ise suiistimal edilmekten korkmaları ve ilişkiye dair katı sınırları olmalarıdır. İdeal, mükemmel bir partnerin özlemini çeker bu hayatlarına aldıkları kişileri bu hayali ideal partner ile karşılaştırır ve yetersiz bulurlar. İlişkilerinin ‘başarısız’ olma sebebini çoğunlukla karşı tarafta ararlar.
c.KAYGILI/KARARSIZ BAĞLANMA (az yakınlık korkusu-çok terk edilme korkusu): Bireyler kendilerinin sevilmeye değer olmadıklarını düşünmektedir. İlişkilerinde yoğun bir şekilde terk edilme korkusu yaşamaktadır. Birilerine yakınlık göstererek, değersizlik duygusunu gidermeye çalışmaktadırlar. Partnerlerinin sevgisini kazanmak için kendilerini kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Bu durumlarda bağımlılık riski ortaya çıkmaktadır.
d.KORKULU BAĞLANMA (çok yakınlık korkusu-çok terk edilme korkusu): Kaçınan bağlanma stilinde, olumlu benlik olumsuz diğerleri algısı baskınken; korkulu bağlanmada birey hem kendine hem de diğerlerine karşı olumsuz bir tutum içindedir. Bu bireyler için başkaları güvenilmez ve reddedicidir. Bu yüzden incinmemek için insanlardan uzak durmak gerektiğini düşünmektedirler (Sümer, 2006).
•Bir ilişkide sahip olunan bağlanma biçimi; çocukluk dönemi bağlanması, geçmiş romantik bağlanmalar ve var olan partnerle olan karşılıklı etkileşim ve deneyimlerle doğrudan ilgilidir ve ilişkide partnerler tarafından sahip olunan bağlanma stilleri ile flört şiddeti arasında karşılıklı bir etkileşim vardır.
•Şiddete başvuran bireyler, yeterince sevilmediğini, değer görmediğini, korunmadığını hissedip oldukça yoğun duygusal tepkiler verebilmektedirler.
•Bu durum bireyleri terk edilme korkularını azaltmak için birtakım davranışlar sergilemeye itmektedir ve ilişkideki bağlanma davranışını öfkeye, yakınlık arayışını da saldırganlığa dönüştürmektedir.
Peki sizce hangisi; Bağlılık mı yoksa Bağımlılık mı?
Kaynakça:
Çakır Koçak Y, Öztürk Can H. Flört şiddeti: Tanımı, sınıflaması ve değerlendirmesi. Öz-
başaran F, editör. Toplumsal Cinsiyet ve Kadın. 1. Baskı. Ankara: Türkiye Klinikleri;
2019. p.43-53
Mıhçıokur, S., Akın, A. (2015). Flört Şiddeti-“Şiddet’li Sevgi”, Sağlık ve Toplum, 25 (2): 13-14.
Işık, M., Demircan, Ü. ve Gürhan, N. (2021). Üniversite öğrencilerinde flört şiddetinin yaşam kalitesi üzerine etkisi . Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 10 (3), 465-477. DOI: 10.37989/gumussagbil.887462
Fidan, F. ve Yeşil, Y. (2010). Nedenleri ve sonuçları itibariyle flört şiddeti. Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi, 04 (01).
Yıldırım S., Terzioğlu F. (2018). Şiddetin farklı bir yüzü: flört şiddeti, etkileri ve etkileyen faktörler. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 21(4), 285-292.
Yıldızhan, E. (2017). Bağlanma Teorisi ve Bağlanma Bozukluklarına Genel Bir Bakış. Anadolu Kliniği Dergisi, 22 (1), 66-72.
Yolcu, D. (2019). Üniversite Öğrencilerinde Flört Şiddeti: Benlik Saygısı, Algılanan İlişki Özyeterliği ve Bağlanma Biçimlerinin Rolü. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Mersin Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Öztürk, H. I. (2021). Üniversite Öğrencilerinde Flört Şiddetinin Benlik Saygısı ve Bağlanma Biçimleri ile Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü.
Mermertaş, A. (2020). Üniversite Öğrencilerinde Flört Şiddeti, Depresyon ve Benlik Saygısı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Haliç Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü.
Kadının İnsan Hakları ve Yeni Çözümler Derneği
Türk, B., Hamzaoğlu, N., Yayak, A. (2020). Flört şiddetine yönelik bir inceleme. Türkiye Klinikleri Adli Tıp ve Adli Bilimler Dergisi, 17 (1), 73-81.
Comments